Kimlik Zorunluluğu Kedi ve Köpekleri İsyan Ettirdi
[Not: Bu yazıda gerçekler çarpıtılmış , açıklamalar ve kişiler tamamen hayal ürünüdür.]
2010 yılında gösterime girip herkesimden beğeni toplayan Ay Lav Yu filmini hatırlamayan yoktur. Filmde resmi kayıtlara göre var olmayan ancak yüzlerce kişiden oluşan Tınne Köyü’nün traji komik hikayesi anlatılır. Köy Muhtarı sürekli Ankara’ya ulaşıp derdini anlatmaya çalışsada bunu bir türlü başaramaz. Muhtar oğlu İbrahim’i daha küçükken fakültenin önüne bırakmakta bulur. Böylece İbrahim artık kimlikli olacak ve Tinne Köyünü resmi bir köy yapacaktır. Herşey istenildiği gibi gitmezsede İbrahim en sonda köyü resmi köy yapmayı başarır. Gerçi kendi babası, annesi ve birçok kişi resmiyette onun ve eşi Jesika’nın çocukları olarak görünsede ilk başta herkes bu durumdan memnun olur. Tabii resmi olarak tanınmak beraberiyle birçok sorumluluk getirir, askerlik, faturalar, okul vs. Ve film bu sorumlulukların gelmesiyle beraber yaşanan pişmanlıkla biter.
Resmi kayıtlara geçmek, vatandaşlık, toplum ve devlet gibi kurumlar aslında insanlar arasında sürekli tartışılagelmiştir. Ancak bu aralar bu tartışma insanlar arasında değilde kedi ve köpekler arasında süregelmektedir. Tartışmayı fitilleyen olay 26 Şubat 2018’de Resmi Gazete’de yayımlanan Kedi ve Köpeklerin kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması yönetmenliği. Yönetmenliğe göre sahipli kedi ve köpekler en geç 2022’ye kadar kayıt altına alınmalı ve kimliklendirilmesini öngörmektedir. Bu durum hem insanlar aleminde hemde hayvanlar aleminde büyük yankı uyandırıp tartışmalara neden oldu. Kedi ve Köpekler insanlar tarafından zorlanan ve ulus devlet vatandaşlığına dayanan bu projeyi Rousseau’nun Toplum Sözleşmesine aykırı görüp bunu Koloniciliğin yeniden doğuşu olarak değerlendirsede, insanlar hayvanları kayıt altına alarak hastalıkların engellenenceği, daha eşit yem ve mama dağıtılacağını ve aslında bu hayvanlar içinde faydalı birşey olduğunu savunmaktadır.
Bu yönetmenlikten hemen sonra binlerce yıllık düşmanlıklarını bir kenara bırakan kedi ve köpekler emperyalist sisteme karşı birlik kararı aldı. Hayvanların en büyük korkusu ilerde sınır geçişlerinde onlarında insanlar gibi vizeye tabii tutulacağı, yaşamak için vergi verecekleri, sivil savaşların başlayacağı ve aslında bugün insanların oluşturduğu birçok sorunun ilerde hayvanlar alemindede yaşanacağıdır. Hayvanların diğer bir korkusu insanların oluşturduğu bir devletin vatandaşlığını alarak ikinci sınıf vatandaş sayılma korkusudur.
Çeşitli şehir merkezlerinde gösteri yapmak için kedi ve köpekler, ulus devletlerin bu diktasını kabul etmeyeceklerini ve Wilson’un ilkelerini hatırlatarak her ulusun kendi kaderini tayin etme haklari olduğunu savundular. Kedi ve Köpeklerin şiddetle karşı çıktığı diğer bir madde kedi ve köpeklere takılacak çipler. Bu maddenin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini düşünen hayvanlar, kendilerininde insanlar gibi özgür bir köle durumuna getirilmeye çalışıldığını savundular. Kedi ve köpekler arasında bulunan ve daha devrimci olarak tanınan bazı gruplar aslında evde hayvan beslemenin tamamen fes edilmesi gerektiğini dile getirdiler. Eğer insan cinsi evde bir hayvan beslemek istiyorsa kendi türünden olan bir bebek doğurup istediği gibi beslemelerini savundu. Kedi ve köpekler arasında olan ve evrime inanan bir kesim insanların sadece bebek insan ve bebek maymun besleme hakkı olduğunu diğer her türlü hayvan beslemenin işgale girdiğini vurguladı.