Covid-19 için Tarladakal: Kazım Yılmaz Yazdı

Kazım Yılmaz
Ben Kazım Yılmaz 1994 kayseri doğumluyum. Lise eğitimimi Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde wep programcılığı üzerine yaptım. Ardından üniversite eğitimine muğla ilinin Milas ilçesindeki Milas Myo da Turizm ve Otelcilik üzerine devam ettim. İki yıllık eğitimim bittikten sonra 4 yıla tamamlamak üzere kayseri Erciyes Üniversitesine geçiş yaptım. Erciyes Üniversitesine geçiş yaptıktan sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Kamu yönetimi bölümünde devam ettim. Erciyes Üniversitesindeki derslerimle muğla üniversitesindeki derslerimin birbirine denklik alamamasından dolayı oradaki eğitimimi yarıda bırakıp İstanbul’a geldim. Burada uluslararası İtalyan yemek markası ve yüzü olan Eatalyde çalışmaya başladım. Halende çalışmaya devam ediyorum. Bu süreçte kamu yönetimi bölümünden mezun oldum. Tarım sektörü ile alakam babamın çiftçi olmasından dolayı geliyor. 6 yaşından beri tarlayla iç içe bir halde büyüdüm. Büyük Ekim alanlarına sahip olduk. Aynı zamanda hal komisyonculuğuda yaptık.

Covid-19 İçin Tarladakal

2019 yılının sonlarına doğru başlayan coronavirüs mart ayına kadar dünyayı adeta esir aldı. Çinle başlayan bu salgın şimdiye kadar başta İtalya olmak üzere tüm avrupa kıtasını ele geçirdi. Birçok ülkede sokağa çıkma yasakları oldu olmaya devam ediyor. Bizim ülkemizde ise temenni anlamında sayın sağlık bakanı ülkeyi uyarmaya devam ediyor. Birçok kişi bu kurala uydu bir çok kişi ise uymadı veya uyamadı. Evine ekmek götürmeye çalışan işçi, emekçi insanımız el mecbur her gün evinden işine gidiyor. En başta ise sağlıkçılarımız elini değil gövdesini taşın altına koymuş durumdalar. Hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Minnettarız ülkece ve milletçe.
Sağlıkçılarımızla birlikte teşekkür edip minnettar olmamız gereken bir başka grup ise tarım emekçileri dediğimiz çiftçiler ve tarım işçilerimizdir. Bugün tarladan çıkan bir ürün soframıza geliyorsa tarım emekçilerimizin sayesinde oluyor. Ülkece anladıkki 3 kritik sektör var. Eğitim, sağlık ve tarım. Bu üç sektör her şartta desteklenmeli arkasında durulmalıdır. Çiftçi ve tarım işçilerimiz adeta el üstünde tutulmalıdır. Peki biz el üstünde tutuyormuyuz. Bence bu kocaman bir hayır.
Türkiye’nin birçok yerinde ekim telaşı başlamışken birçok ilimizde ise hasat devam ediyor. Birçok mevsimlik işçi bulundukları şehirlerden başka şehirlere hareket ediyorlar. Coranavirüs salgını olduğu şu günlerde daha çok dikkat edilmesi gerekiyor. Belediye ve valiliklerce bu iş organize edilmelidir. Bu olay daha çok yapılması gereken şeyi belkide öne çekmemizi gerektirdi.
Buda Mevsimlik İşçi Sisteminin kurulmasıdır.

Bunun sistemin nasıl olması gerektiğine dair bir kaç önerim var isterseniz bunları sıralayalım:

 

-Mevsimlik işçi sistemi tarımda çalışan işçilerin iş ve sosyal yaşamını düzenlemeyi amaçlar.
-MİS sistemine kayıt olmak isteyen işçi ve üreticiler sisteme kayıt olurlar.
– Bu kayıt ürünlerin ekilmesi sırasında belirlenir. Hasata 1 ay kala tekrar güncellenir.
– Üretici hangi ürün için ne kadar işçi istediğini iletir.
-Bunun yanında işçiler veya işçi çavuşları sisteme hangi ürün için kaç kişi çalışacaklarını sisteme girer.
– Ayrıca bireysel olarak dönemlik çalışmak isteyen kişilerde sisteme girip kayıt olup sistem içinde bulunabilir.
– Hasat başlamadan önce asgari ücret belirleme komisyonu gibi bir ücret belirleme komisyonu toplanır.
– Bu komisyonda işçi çavuşları, işçiler, tarım bakanlığı yetkilisi, çiftçi temsilcileri, belediye kırsal hizmetler müdürlüğü yetkilileri bulunur.
– Günlük, ürün ve alan bazlı fiyatlar görüşülüp yevmiye fiyatları belirlenir.
– Ayrıca işçilerin kalması için konteynır alanlar veya mevsimsel işçi konutları oluşturulur. Bu alanlara elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlar belirlenir.
– Ayrıca sosyal alanlar ve etkinlikler planlanır.
– Belediye ve bakanlıklar bu işte garantör konumda bulunur.
Sistemin genel işleyiş bu şekilde olmalıdır. Bu sistemi planlarken kanada devletinin göçmen vizesi için kurduğu siteyi ziyaret ettiğim sırada bu sistem tarımsal işçilere uyarlama şansımız olur mu diye düşünmüştüm. Bizim işçimiz çiftçisinin çiftçimizinden işçisinin kıymetini mutlaka bilmelidir. Milletimiz ise her ikisinin kıymetini bilip onları sarıp sarmalaması gerekir. O yüzden sizler kentlerde evdekal dediğiniz zaman bizde Tarlada kal diyoruz.