Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliği ve Kokoreç’in Güvenlikleştirmesi: Abdullah Baycar Yazdı
Kokoreç, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB)’ne üyelik sürecinde bir sembol haline gelen sokak lezzetlerinden biri. Ne zaman AB müzakereleri canlansa Kokoreç hemen ortaya çıkar. O kadar ki daha geçen haftalarda bir haber sitesinde “kokoreç sevenlere kötü haber” başlıklı bir tweet paylaşılınca akıllara ilk gelen tepki haberin içeriğinde geçen zam değil “Ne o gene AB’ye mi giriyoruz” oldu.
Sitemizin takipçileri hatırlar, daha önce de “Kokoreç mi, AB mi? Tabi ki Kokoreç!” adlı bir haber yapmış ve kokoreç’in AB ile ilişkisinden ve problemin temelinden bahsetmiştik.
Çıkabilir aranızda durup dururken kokoreç muhabbeti nerden çıktı diyen
Ne var ki Avrupa Birliği ilgili ne zaman bir şey duysam hemen aklıma kokoreç gelir
Genç arkadaş ne alaka diye tuhafsıya bilir
Lakin AB müzakerelerin fasıllarının patır patır açıldığı yıllarda orta yaş ve üstündekiler hatırlar AB mi Kokoreç mi diye bir tartışma vardı
Ne var ki sanki AB’nin önündeki tek engel kokoreç mi gibi abartıldı
Öyle ki kokoreçten vazgeçecek olsak AB nin bütün kapıları açılacak gibi bir hava estirildi
Kopenhag okulunun güvenlikleştirme (Securitization) teorimini akılıma getirdi
Tevafuk bu ya Tabi AB müzakereleri o zaman Kopenhag kriterleri olarak yürütülüyordu
Kokoreç yemeği gibi kültürümüzün bir parçası bir lezzet olur da işin içine Nationalism girmez mi?
Bu iki teorem çevresinde kokoreç ve Avrupa Birliği ilişkisini kaleme alan bir bilimsel makale ele aldım.
Tabi ki sıkıcı bilim üslubuna katlanırsanız, hoş gerçi metodoloji olarak hoşunuza gidecek şarkılar, türküler, sözlük entryleri, gazete makaleleri koydum, ama yine de adı üstünde bilimsel makale. Makale Disiplinlerarası Gıda Çalışmaları Dergisi (Journal of Interdisciplinary Food Studies)’nin ilk sayısında yayımlandığı için bu vesile ile dergiye de hayırlı olsun dileklerimizi iletelim.
Dr. Abdullah Baycar
Siirt Üniversitesi