Kitap İnceleme: ‘Türkiye’de Tarım’ Osman İnan İnceledi
‘TÜRKİYE’DE TARIM’ KİTABI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Türkiye’de Tarım kitabı Türkiye İşçi Sendikaları konfederasyonu (TÜRK-İŞ) 23. Olağan Genel Kurulu için Türk Metal İş Sendikası Araştırma ve Eğitim Merkezi (TAEM) tarafından hazırlanmıştır. Kitap, TAEM Yayın No: 37 ile 1. Baskısı 2019 Ekiminde değerli hocam Prof. Dr. Erkan REHBER ve Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Başkanı değerli hocam Prof. Dr. Hasan VURAL tarafından hazırlanmıştır.
Bu incelemeyi yaptığım www.gidakolik.com sitesi öğrenmeye açık çok sayıda genç arkadaş tarafından takip edilmektedir. İnceleme konusu yapmak için bu kitabı seçmem bundan ileri gelmektedir. Çok değerli iki hocam alanında çok önde değerli bilim insanlarıdır. Tarımsal değerleme yüksek lisans tezimde doğal Kaynaklar ve gıda ekonomisi alanlarında çalışan Prof. Dr. Erkan Rehber hocamın değerleme kitabından çokça faydalandım. Tamamlanmamış yüksek lisans tezimde Prof. Dr. Hasan Vural hocamın tarımsal pazarlama ile yayınlarımdan ve görüşlerinden çokça faydalandım. Yakından tanıdığım iki hocamın ortak hazırladığı kısa zaman önce çıkan bu kitap benim için çok faydalı oldu. Umarım sizde tarımın fotoğrafını çekmiş bu kitabı en kısa zamanda okuyup, tarım ekonomisi ve politikaları konusunda bilgi edinirsiniz.
Kitapta Türkiye’de tarım genel bir çerçeve içinde kısaca tanıtılmaya çalışılmıştır, hazır veri bilgiler yanında konu ile ilgili çalışmalardan da yararlanılmıştır.
- Bölüm Giriş kısmında, tarımın kısaca önemi, sanayi içerisindeki yeri, tarımda izlenen yanlış politikaları kısa bir vurgu ve kitap içeriği ile ilgili bilgilendirme yapılmıştır.
- Bölüm Tarihçe kısmında, Türk tarımı cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemlerde incelenmiştir. Cumhuriyet sonrası dönem 3’e ayrılmış; 1923-1960 dönemi, 1960-1980 dönemi ve 1980 sonrası dönem ayrıca kendi iç dinamikleriyle incelenmiştir.
- Bölüm Tarımsal Yapı ve Özellikler bölümünde, Türkiye tarımına ait istatistik çalışmalarıyla ilgili bilgi verilmiş, tarımsal kavramlar açıklanmış, Türkiye’deki tarım işletmelerinin özellikleri açıklayıcı bir şekilde sunulmuş, işletmeler sınıflandırılmıştır.
- Bölüm Girdi Kullanımı ve Üretim bölümünde, makineleşme, kimyasal kullanımı, tohum, fide, fidan kullanımı, finansman ve kredi kullanımı gibi girdi kullanımları açıklanmıştır. Ayrıca, tarımsal üretim faaliyetlerinden bitkisel üretim, iyi tarım ve organik tarım, hayvansal üretim faaliyetleri açıklanmıştır.
- Bölüm Ekonomide Tarımın Yeri bölümünde, tarımın ekonomideki yeri; kırsal nüfus ve tarımsal istihdam, tarımın milli geliri ve dış ticaretteki yeri ve tarıma dayalı sanayiler açıklanmıştır.
- Bölüm Pazar Yapısı ve İşleyişi bölümünde, tarım ticaretinin unsurları; toptancı halleri, borsalar, sözleşmeli ilişkiler, okşin (auction) mezat sistemi, kamu kurumları fonksiyonları ve tarım pazarındaki önemleriyle açıklanmıştır.
- Bölüm Tarımsal Örgütlenme bölümünde, ziraat odaları, üretici birlikleri ve tarımsal kooperatifler görevleriyle açıklanmıştır.
- Bölüm Tarım Politikaları bölümünde, ulusal ve uluslararası geçmişten günümüze tarım politikaları açıklanmıştır.
- Bölüm Sonuçlar ve Olası Çözümler bölümünde, tekrar bir perspektif çizilerek tarımın sorunlarına en akılcı görülen çözümler belirtilmiştir.
Kitaptan bazı bölümler; optimum işletme büyüklüğü, yeterli işletme büyüklüğü, sözleşmeli üreticilik, tarımsal ticaret yapısı, tarımda sosyal güvenlik konusu, Türkiye-AB ortaklığının tarıma etkilerinin anlatıldığı bölümler tüm tarım ekonomistleri tarafından okunmalıdır.
Kitabın Sonuç Raporundan aynen alınmıştır ‘’Tarımın sorunlarını tartışırken konunun bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekir. Öncelikle tarımın ekonomik bir faaliyet olduğu kadar bir yaşam biçimi olduğu hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır. Belki de bu tarımı diğer sektörlerden ayıran en önemli özelliktir. Göz ardı edilmeyecek diğer bir özellik tarımın genel olarak diğer sektörlerden farklı şekilde doğa ve çevre koşullarına daha çok bağlı olmasıdır. En önemli konu ise, tarım ve bu faaliyeti yarattığı ürünlerin insanlık için yaşamsal önemde olması ve bu nedenle tarımın kesinlikle desteklenmesi gereken bir faaliyet olmasıdır. Bir sektörü tanımak, sektör hakkında bilgi sahibi olmak için kapsamlı ve güvenilir verilerin bulunmasıdır. 21. Yüzyılın iletişim ve bilgi çağında maalesef tarımda kapsamlı ve sağlıklı verilere sahip değiliz. Çiftçi kayıt sistemi, muhasebe veri ağı gibi gelişmiş veri sistemlerine sahip olmamıza karşın istenen düzeyde nitelikli verileri varlığından söz edemeyiz. Örneğin Türkiye’de sebze alanları hakkında bir veri yokken, sebze üretim miktarlarına kapsamlı olarak sunulması nasıl açıklanabilir. Kuşkusuz tarımı ve tarım işletmesinin ortak kabul gören bir tanımını yapamıyorsak, gerçek çiftçi örgütlerine sahip değilsek, ne tarım işletmesi sayısını ne de bunlara ait fiziki ve mali değerleri gerçek anlamda ortaya koyabiliriz.’’
- Çayır mera alanları işlenen alana dönüştürülürken, bir yandan da tüm tarım alanları amaç dışı kullanımı yoluyla önemli ölçüde azalmıştır. Önemli ölçüde tarım arazisi işlenmemektedir. Türkiye’de 2 milyon hektar arazisinin üretim dışı bırakıldığına işaret edilmektedir.
- İşletme ölçeklerinin büyümesi ve aile işletmesi sayılarının azalması tarımın geleceği için tehlikeli bir gelişme sayılmaktadır. Küçük aile işletmelerini ortada kaldırmak değil, yaşayabilir işletmeler haline getirmek önemlidir.
- Ortak makine kullanım parklarının oluşturulması sağlanmalıdır (Türkiye’de kullanılan makine ekipman ve traktör sayılarına bakarsanız, ne kadar doğru bir çıkarım olduğu görülecektir).
- Çiftçinin kimyasal ilaç kullanımı ve kalıntı konusunda eğitimi ve bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
- Tohum, fide, fidan üretiminde yerli ve milli üretimin geliştirilmesi yaşamsal önem göstermektedir. Bu amaçla yapılan girişimler gereğince desteklenmelidir.
- Tarım kredi kooperatiflerinin batıda örnekleri olduğu gibi kredi kooperatifleri ilkelerine göre çalışmalarıdır. Kredi verme yanında mevduat kabul etmeleri kaynak yaratma açısından yararlı olacaktır. Adı ziraat olan bankanın da gerçek işlevine dönerek tarıma daha çok kaynak ayırması zorunludur.
- Pazarlamada karşılaşılan sorunlar üretimin önündeki en büyük engeldir. Çiftçi, ürününün değerine satabilirse üretimini sürdürecek ve arttıracaktır.
- Tarımın milli gelir içindeki payı, sanayileşme ve hizmet sektöründeki gelişmelere bağlı olarak 2018 yılı verilerine göre yüzde 5,8’e düşmüştür. Tarımın milli gelir içindeki payının düşük olmasını tek başına olumlu veya olumsuz olarak değerlendirme doğru olmayacaktır. Diğer sektörler ve ekonominin genel değişimi içinde ele alınmalıdır.
- Türkiye’de tarıma dayalı sanayi giderek gelişme göstermektedir. 2000’de yaklaşık 11 bin olan işyeri sayısı 2017’de 400 bine yaklaşmıştır. Buna bağlı olarak da üretim değeri 2017 yılında 1,6 milyar dolara ulaşmıştır. Bunun içinde tek başına gıda sektörünün payı yüzde 74’dür. Daha dikkat çekici olan taraf, tarımın aksine gıda ve içecek sanayinin dış- satımı 10 milyar dolara ulaşırken dış-ticaret dengesi 5,7 milyar dolar fazla vermiştir.
- Sanayici karşısında çiftçinin güçsüzlüğü (pazarlık gücü) gibi bir sorunu ortaya çıkarmakta olup, örgütlenmek teşvik edilmelidir.
- Tarımın gelişmesinin kırsal kalkınma ile birlikte ele aldığımızda, tarım kadar tarıma dayalı sanayilerin ve tarım geliri yeterli olmayan bölgelerde kırsal alanda istihdam yaratacak diğer sanayi ve turizm gibi sektörlerin desteklenmesi de büyük önem taşımaktadır.
- Tarım satış kooperatiflerinin özellikle finansman ve yönetim açısından desteklenmesi gerektiği açıktır.
- Yaş Meyve ve Sebze ticaretinde komisyonculuk sisteminin kaldırılması ve bu kişilerin tüccar olmasında yarar vardır.
- Tarım ve Orman Bakanlığı (TOB) öncelikle kendi teşkilatına sahip çıkmalıdır. Tarım alanına hizmet götüren kamu kurumları arasında gerçek bir koordinasyon ve işbirliği olmalıdır.
- Üretici örgütleri olarak; ziraat odaları yeniden demokratik bir yapıya kavuşturulmalı ve kooperatif ve birliklere organik ilişki içinde olmalıdır. Devlet özellikle kooperatifleri ekonomik açıdan desteklemelidir.
- Türkiye’de arazi toplulaştırması, sulama yatırımlarının artırılması konularında önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu etkinliklerin önündeki bürokratik engeller ve karmaşanın bertaraf edilmesi ile güçlü bir şekilde desteklenmesi çok önemlidir.
Kitabın son cümlesinde de yine bütüncül yaklaşım vurgusu yapılmış; ‘’Tarıma yönelik politikaların istenen hedeflere ulaşabilmesi için bir bütünlük içinde olması gerekir. Söz konusu bütünlüğü iki açıdan ortaya koymak olasıdır. Birinci ve en önemli konu, Tarımın bir ekonomik faaliyet olmasının yanında bir yaşam biçimi, sosyal bir yapı olduğu gerçeğidir. Bu açıdan tarıma yönelik politikalar, tarımsal faaliyet kadar tarımın yapıldığı alanları da (kırsal alan) kapsamalıdır. Başka bir anlatımla, konu kırsal kalkınma bütünlüğü içinde ele alınmalıdır. Kırsal alanda barınma, eğitim, ulaşım vb. açılardan yaşanabilir kılınması gerekir. İkinci önemli konu, tarımsal faaliyet, bitkisel ve hayvansal tohumdan tüketici masasına kadar uzanan bir süreci kapsamaktadır. Dolaysısıyla tarım politikaları ve bunların yarattığı sonuçların konunun bütünlüğü içinde ele alınması ve değerlendirilmesi gerekir.’’ ifadesi yapılmıştır.
Osman İnan
osmaninan1985@gmail.com
23.02.2020