Türk Köylüsünün Kentle Savaşı: Kazım Yılmaz Yazdı

Kazım Yılmaz
Ben Kazım Yılmaz 1994 kayseri doğumluyum. Lise eğitimimi Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde wep programcılığı üzerine yaptım. Ardından üniversite eğitimine muğla ilinin Milas ilçesindeki Milas Myo da Turizm ve Otelcilik üzerine devam ettim. İki yıllık eğitimim bittikten sonra 4 yıla tamamlamak üzere kayseri Erciyes Üniversitesine geçiş yaptım. Erciyes Üniversitesine geçiş yaptıktan sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Kamu yönetimi bölümünde devam ettim. Erciyes Üniversitesindeki derslerimle muğla üniversitesindeki derslerimin birbirine denklik alamamasından dolayı oradaki eğitimimi yarıda bırakıp İstanbul’a geldim. Burada uluslararası İtalyan yemek markası ve yüzü olan Eatalyde çalışmaya başladım. Halende çalışmaya devam ediyorum. Bu süreçte kamu yönetimi bölümünden mezun oldum. Tarım sektörü ile alakam babamın çiftçi olmasından dolayı geliyor. 6 yaşından beri tarlayla iç içe bir halde büyüdüm. Büyük Ekim alanlarına sahip olduk. Aynı zamanda hal komisyonculuğuda yaptık.
10.08.2019
A+
A-

Türk Köylüsünün Kentle Savaşı 1

Köyler tarımsal üretimin en temel yapı taşı konumunda. Türkiye gibi ülkelerde köyler herşeyin başladığı yerdir. Bu yüzden oldukça önemlidir. Köyler, köylerimiz yine çok önemli ama köylerimiz artık orada bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür algısına döndü.

Yıllar önce Anadolunun yüreğine saplanan kentleşme isteği ile köyler boşalmaya ıssızlaşmaya başladı.

Birçok kentli yaptıkları yolculuklar sonunda bana gelip köyler boşalmış, kimseler yok, her yer karanlık çok az ışık gördük diyor. Kırsalın sosyolojisi ve geleceğide tıpkı köyleri gibi karanlık hale geldi.

Peki köy enstitüleri ile aydınlığın ışığın kaynağı olan, gün doğumunun bile tasvirlerinde yer alan köylerimizi kim nasıl karanlığa gömdü. Bu sorulması gereken en önemli sorulardan biri durumdadır. O kente göç furyasının ana nedenleri neler bunları bilmek gerek zira üç aşağı beş yukarı aynı etkiler hala devam ediyor.

Kentleşme isteği ile birlikte köyden kente göç artmaya başladı. Bu olayla birlikte köylülük kavramının bozulmasının yanısıra kentli kavramıda bozuluyordu. Köyden kente göçen insanımızı biz o yıllarda kente adapte edemedik. O bozuk hatta olmayan adaptasyon süreci ile şuanki bir çok sorunun tohumunu ektik. Birlikte yaşam, ortak karar alma yetisini aşılayamadık. Köyde bireysel karar verer insanımız kente gidip bir fabrikaya girdi. Orada bir usta başı varlığının olduğunu gördü. Usta başı ona ne yapacağını söylüyordu. Bu basit bir eylem gibi gözüksede köylümüz için çok büyük bir olaydı.

Çünkü köylü insanı bütün yaptığı işlere yalnızca kendisi karar verirdi. İneği sağmasından, tarlaya ne ekeceğine, nasıl oturup nasıl kalkacağına kadar bunlara kendisi karar verirdi. Bu işlemleri nasıl yapacağını düşünme zahmetinde dahi bulunmamıştır bile. Atadan gelen öğrenilmişlik ile o gün ne yapılması gerekse onu yapar veya istemezse yapmazdı. Bu halde bir köylüyü kente koymanız kutup ayısını çöle bırakmanız ile aynı düzlemde bir olaydır. Kente göç eden köylü ilk olarak aşını bulmaya girişmiş ondan sonra sıra başını sokacak yuvaya gelmiştir.

Bu kendi kararlarını kendi veren köylü profilimiz litaretüre “gecekondu” tabirini sokmuş olacaktı. Köyde istediğini istediği zaman yapan Anadolu köylümüz kenttede bildiğini okuyup istediği yeri kendine yurt belliyordu. Tabi bunda belki geçmişteki kalıtsal kültürel hafızanında etkisi olmuş olabilir. Zira Türk milleti gittiği yeri yurt yapma olayı olan çok çabuk devlet kurabilen bir millettir. Bununla birlikte köylerdeki İmece kültürünü kente yansıtarak ortaklaşarak bir gecede ev yapmaya başladılar. Yurt işinide hallettikten sonra sıra yaşam olayına sosyal hayata gelmişti. Bu doğrultuda bir yanı kentli olmaya çalışıyorken diğer yandanda köylü kimliğini terk etmek istemiyordu. Giyim tarzı, fikir, düşünce olarak kente adeta savaş açıyordu. Kenti büyük bir köy yapmak istiyordu.

Burada Türk köylüsünün ve kentle savaşı başlıyordu. Asırlar boyu bozkır balası olmuş bir millet kentli olmaya adım atmaya çalışıyordu.

Kim kazanacak kim kaybedecekti. Kazanan köylü mü yoksa kent mi olacaktı. Hepbirlikte bu konuya değinmiş olacağız.

 Bu savaşı anlatacağım yazı dizimle bir çok yöne ışık tutacağım.

 

Kazım Yılmaz

kzmylmz9@gmail.com

 

Ben Kazım Yılmaz 1994 kayseri doğumluyum. Lise eğitimimi Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde wep programcılığı üzerine yaptım. Ardından üniversite eğitimine muğla ilinin Milas ilçesindeki Milas Myo da Turizm ve Otelcilik üzerine devam ettim. İki yıllık eğitimim bittikten sonra 4 yıla tamamlamak üzere kayseri Erciyes Üniversitesine geçiş yaptım. Erciyes Üniversitesine geçiş yaptıktan sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde Kamu yönetimi bölümünde devam ettim. Erciyes Üniversitesindeki derslerimle muğla üniversitesindeki derslerimin birbirine denklik alamamasından dolayı oradaki eğitimimi yarıda bırakıp İstanbul’a geldim. Burada uluslararası İtalyan yemek markası ve yüzü olan Eatalyde çalışmaya başladım. Halende çalışmaya devam ediyorum. Bu süreçte kamu yönetimi bölümünden mezun oldum.

Tarım sektörü ile alakam babamın çiftçi olmasından dolayı geliyor. 6 yaşından beri tarlayla iç içe bir halde büyüdüm. Büyük Ekim alanlarına sahip olduk. Aynı zamanda hal komisyonculuğuda yaptık.