Tarımda Politika Yapmanın Zorluğu – Kimi Desteklemeli?: Osman İnan Yazdı
Tarımda Politika Yapmanın Zorluğu 1 – Kimi Desteklemeli?
Hedef nedir?
Üzerine konuşulabilir kabul edersiniz ya da itirazlarınız olabilir ancak tarımsal üretimde dünyada kabul edilen tarımsal gelişmişlik ölçütü ülke nüfusuna oranla daha az çiftçi, daha büyük toprak alanlarına sahip çiftçinin varlığı, üretimde daha fazla teknolojiyi kullanan çiftçi bilgiyle üreten çiftçi, memnun kalınmış piyasanın düzenlenmesini sağlayan bir tarım politikasıdır. Bunu kabullenmekte fayda görüyorum.
Tarım ülkesiyiz, bizim daha fazla çiftçiye ihtiyacımız var, üretim düşer, tarım ülkelerinde durum böyle gibi itirazlar olabiliyor. Dünya istatistiklerine bakın derim; Bugün dünyaya tarımsal ürün ihraç eden ülkelerin farkı; düşük maliyetle üretmeleri, farklılaşmış ürünler üretmeleri, tarımda teknolojiyi kullanmaları, çiftçilerinin daha genç ve eğitimli olmaları, devletlerinin yerinde desteklemesi, tarımsal örgütlenmenin, tarımsal üretim ağının ve muhasebesinin doğru yapılmış olmasıdır.
Bütün bunları sağlayansa çiftçinin yaptığı işten para kazanması ve devletinde doğru politikayla üreten çiftçiyi desteklemesidir. Burada en önemli vazife hangi konuda geride kaldığımızın politika yürütücüler tarafından doğru tanımlanması ve popülizmi bir kenara bırakarak devletin üzerine düşenin üreteni, çalışanı kollamak, iyi niyetli vatandaşlarının menfaatini korumak olduğunu bilerek tarım politikaları yapmasıdır.
Mikro boyutta hedef, çiftçi ailesinin para kazanması ve ertesi yıl istekli bir şekilde üretimine devam etmesidir. Makro hedef, tarım piyasalarında belirliliği olan huzurlu, sürekli bir ortamın sağlanmasıdır. Önceden kabul edilmesi gereken bir şeyde bunu sağlamanın güçlüğü ve hiçbir zaman %100 gerçekleşmeyeceğidir. Politika yapmak bu yoldaki çabadır.
Peki hedefin neresindeyiz?
Tarımsal yapı pek çok farklılığı barındırmaktadır. Bir yanda geçimlik aile işletmesinin sayısı çok fazladır. Bunlar için tarımsal politikalar diğer sosyal politikalarla pekiştirilerek yapılmalıdır. Bir yandan ise teşviklerin artmasıyla tarıma yatırım yapmış büyük sayılabilen işletmeler bulunmaktadır. Pek çok örneğinde bu büyük işletmelerin sürdürülebilirlikten çok uzak oldukları görülmektedir. Bunların yanında geçimlik veya büyük işletmeler her zaman var olacaklardır ancak devlete olan masraflarının azaltılması için gerekmektedir. Bir üreticiye en azından asgari ücret düzeyinde para kazandırılmalıdır. Sosyal ihtiyaçları karşılanmalı yaşamı iyileştirilmelidir. Kırsalda bunun hepsini yapmak sadece tarım politikasıyla olacak iş değildir. Yine büyük işletmelerde adam çalıştırma koşullarından dolayı hem işletme maliyetlerinde hem sosyal ve adalet konularında sorunlar vardır.
Bütün bunlar göze alındığında ortalama bir ölçek büyüklüğüne ulaşmış, yeniliklere uyum sağlayabilen ve bunu sürdürebilen eski veya yeni, aile veya değil işletmelerin sürekliliklerinin sağlanması gereken hedef olarak kabul edilmelidirler. Uygulamada ya da araştırmalarda baktığınızda karlılığı sağlayabilen, kalıcı olan işletmeler yönetilebilir olan, çekirdekten gelmiş ya da bilgi atadan aktarılmış olan, yöreyi bilen kişilerin kurduğu, hevesli insanların işlettiği, iyi eğitimli bilgiye aç insanların işlettiği işletmelerden oluştuğunu görmekteyiz. Sektörü hemen bu gruba teslim etmek mümkün değildir. Ancak desteklemenin şeklini değiştirerek orta büyüklükte işletmelerin daha kısa zamanda oluşmasını sağlamak mümkündür.
Neler yapılmalı?
Devletin her vatandaşına hizmet götürme ve destek yapması vatandaşının hakkıdır. Bundan hareketle büyük küçük demeden her işletme elbette desteklenebilir. Ancak işin üretim tarafının ve tüketim tarafının dengeli olması, rekabetçi bir üretim modelinin oluşturulabilmesi için devletin orta ve uzun vadeli planında orta büyüklükte bilgiyi, teknolojiyi kullanan işletmelere özen göstermesi gerektiği açıktır.
Tarım politikası yaparken kontrastın varlığı unutulmamalıdır. Küçük-Orta-Büyük ve bunların arasında nasıl sınıflandırmaya alırsanız alın çok sayıda türde işletme bulunmaktadır. Sonuçta karlılık her bir işletme için farklıdır. 50 dekar arazi işleyenle, 51 dekar işleyen arasında; kuruda üretim yapanla, suluda üretim yapan arasında; farklı ürünler ekenler arasında ya da farklı bölgelerde ürün üretmeye çalışan işletmeler arasında doğal olarak farklılıklar olacaktır.Tarımda kar etmekte ayrı bir konudur; kişi 30 hayvan besler kar eder, 100 tane besler zarar eder. 500 tavuk bakar kazanır, 50000 bakar iflas eder. 100 dekar eker kazanır, 500 dekar eker kazanamaz. Açıklanan bir ürün satın alma fiyatının kazancı her işletmede farklıdır. İşletmeler doğru şekillerde desteklenmelidir. Desteklemelerdeki hataları en aza indirmenin yolu bilginin bütününü görebilmektir ve bunu görmek devletin çok iyi işleyen bir bilgi ağı sağlamasıyla kurumlarının iyi işlemesiyle, akademilerinin destek olmasıyla sahanın ve ofis çalışmalarının koordine yapılmasıyla ancak sağlanabilecektir. Tutmayan rekolte tahminleri, üreticinin elinde kalan ürünün ithalatla karşılanması, üreten ama mutlu olamayan çiftçi, çok miktarda destekleme ancak hedefi bulamaması sorunları en aza indirilebilir.
Kendi deneyimlerimden…
İşletmelerin varlığı onları yaşatan insanların düşüncelerine dayanmaktadır. Bir işletmenin başarılı olup olamayacağını pek de fazla yanılmadan daha önceki tecrübelerinize dayanarak kısa bir gözlemle işletme içerisinde anlayabilirsiniz. İnsan faktörü elbette önemlidir herkes aynı şekilde işletme sahibi, tarımcı ya da üretici olamayabiliyor ancak gördüğüm orta büyüklükte işletmelerin para kazandırdığı, yönetilebildiği ve devamlılığının olduğudur. Kağıt üzerindeki hesaplarda işletme büyüdükçe kazandırabiliyor ancak uygulamada yönetilebilirlik sorunu olabiliyor. Temennim büyük-orta-küçük işletme fark etmeksizin herkesin kazanması, burada yapılan vurgu yaşanılan sorunlaradır.
Trakya’da özel sektörde çalıştığım süre boyunca çok sayıda işletme gezebildim. Bunların çoğu evvelden beri tarımla uğraşan insanlar tarafından yönetiliyordu. İşlerinde de para kazanıyor durumdalardı. Şehre yakın tarla sahiplerinden birkaçı hariç üretimden çekilenlerine pek rastlamadım, bildikleri iş buydu ve böyle devam ettiler. Topraklarını şehirli yatırımcılara satmış olsalar da yine aynı o tarlayı işlediklerini biliyorum. Yani, yine bildikleri işten tarımdan kopamadılar, köyden de ayrılmadılar. Tarım topraklarının büyük şehirlerin yanında korunması önemli bir konu, bunun yanında toprağından para kazanan üretici toprağını da satamıyor. Bir başka tecrübemde Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunda (TKDK) çalıştığım süre boyunca Avrupa Birliği tarım ve kırsal kalkınma desteklemelerinden sorumluydum. Çalıştığım sürede ve şimdiye kadarki takiplerimde, destekleme alan orta büyüklükte işletmelerin varlıklarını pekiştirerek sürdürdüklerini gördüm. Ürün çeşitlendirme bir diğer önemli konu; yurtdışı örneklerinde, Avrupa’da üretimde çeşitlendirmenin çok fazla olduğu, hem tarım alanlarında hem market raflarında çok sayıda ürün çeşidi olduğu söylenebilir.
Sonuç;
Konu uzun, bir yerinden dokunmaya, faydalı bir yazı yazmaya çalıştım. Kimlerin desteklenmesi gerektiğine değinmek istedim. Kendi deneyimlerinden bir iki cümle ile desteklemelerde neler gördüğümü anlattım. Orta büyüklükte, ürün çeşitlendirmesi yapan, teknoloji kullanan, bilgiye önem veren işletmelerin daha çok desteklenmesini önerdim. Umarım yazı öğrenmeye teşvik eder.
Zir. Yük. Müh. Osman İNAN
01.08.2020